Erman Özgür: “Cezayı Cenk kesti”
Maç bizim için neredeyse son anlarına kadar gerilim filmine döndü. Yapılan hamleler sakinliğimizi muhafaza edemeyince karşılığını bulmadı. Beraberliğe razıyken Cenk Tosun Çekya’nın aldığı riske cezayı keserek ülkeyi ayağa kaldıran golü attı. Sonuçta bizim için zor da olsa gruptan çıkmak önceki şampiyonalar düşünüldüğünde çok önemli bir başarı oldu. (Fanatik)
Uğur Meleke: “15 Haziran Cenevre hissi”
Dün gece Hamburg’da stadı terk ettiğimizde sokakların halini, bize yaşattığı hissi bir yerden hatırlıyor gibiydim. Evet 15 Haziran 2008 Cenevre hissiydi o. Sokaklar kırmızı-beyaza boyanmıştı. Avrupa’nın dört bir yanından Cenevre’ye akan gurbetçiler uzun konvoylar oluşturmuşlardı. Teşekkürler çocuklar. Tekrar o hisleri yaşamak şahane gerçekten. Dün Hamburg’da kazanan takımın alametifarikası bence 18 Haziran’da Dortmund’da 46 ile 80 arası Gürcüler’i mat eden mantığa dönmemizdi. İleri üçlü sağda Barış Alper, solda Kenan ve merkezde Arda…
Abdülkerim-Orkun mecburiyetleri dışında orta sahaya tek bir müdahaleyle Gürcistan 11’i, başlangıçta Gürcistan iştahı. Ve Gürcistan sonucu. Galibiyet… (Hürriyet)
Engin Kehale: “Hamburg’da gemiyi kaptan kurtardı”
Hakan’a ayrı bir parantez açmak lazım. Turnuva öncesinde kısa sohbet etme imkanı bulmuştuk. Dozunu fazlasıyla aşan tepkilere o kadar öfkeliydi ki bunun cevabını sahada vermeye kararlıydı. En kritik yerde sahne aldı, bizi gruptan çıkarmayı başardı. İlk dakikadan itibaren hava toplarında yaşadığımız savunma sıkıntısı, en sonunda Çekya’nın golüyle sonlanıp bizi bir kez daha gerginliği sürüklese de -ne zaman rahat maç izledik ki zaten?- …ki zaten?- son dakikada gelen Cenk Tosun golüyle istediğimizi alıp Avusturya’nın rakibi olmayı başardık. Favori rakip gibi gözükse de turun bizi özgürleştireceğine inanıyorum. Bekle Ralf Rangnick, bizim çocuklar senin evin Leipzig’e geliyor! (Hürriyet)
Ercan Güven: “Çıktık açık alınla”
Gürcistan karşısında şansı deneyimleyip, Portekiz ile hatalarımızla yüzleştikten sonra Çekya maçında kapasitemizi anladık ve alnımızın akıyla çıktık gruptan. Turnuva böyle bir şey zaten. Her maç ayrı bir serüven. Futbolun yoğunlaştırılmış hali. Bundan sonrası daha da çılgın.
Dayanan ayakta kalır. Şimdilik dimdik duruyoruz.
Kazandık ama sorunları da biliyoruz. Hakan’ın golüyle öne geçtik ama sevincimiz 15 dakika sürdü, on kişilik Çekya kalecimiz Mert’e bariz faulle de olsa golü attı. Aslında savunma hesaba katılırsa biz de on kişi oynuyor sayılırdık. Arda ve Kenan’ı da katarsanız sekiz kişi!
Niye tutturuyorlar acaba; Arda orta sahada önde buluştuğu topu pes edip rakibine bırakacak kadar eksik oynuyor işte. Eğrisi doğrusuna gelecek ceza yayından bir muz atacak, olmazsa onun dışında kuliste. Arda ile Kenan çıkıp Cenk ve Kerem’in girmesi milli takımımızın öndeki aksiyonlarını artırmak ve çılgın gibi gol arayan Çekya’yı biraz olsun frenlemek bir yana uzun zamandır eleştirilen “santrforsuz oynama” takıntısını son 16 arifesinde bir kere daha düşündürmeli Montella’ya.
Hele Cenk’in maça noktayı koyan 90+3’teki şık golünden sonra. (Milliyet)
Bilal Meşe: “Biz böyleyiz, zoru severiz”
75’te Kerem ile birlikte sahaya giren Cenk, diken üstünde olduğumuz anlarda 90+4’te mükemmel bir gol attı, ay- yıldızlı ekibimizi 16’ya taşıdı. İşte biz buyuz arkadaş… Şartlar ne olursa olsun, zoru başarmayı seviyoruz.
Helal olsun alın terinize, yüreğinize, seviyoruz sizleri, yolunuz açık şansınız bol olsun. Durmak yok, yola devam, yeni hedef Avusturya! Bu arada seni de seviyoruz Montella, düşman değiliz asla… (Milliyet)
Fatih Doğan: “Bu yaşlar, gurur gözyaşları…”
İsmail Yüksek’in iyileşmesi ve 11’de başlaması; A Milli Takımımız’daki direnç ve hız eksikliği sarmalını aştıran, domino etkisine yol açan güzel bir dokunuşa döndü. İsmail oyunda olunca hem Hakan Çalhanoğlu’nun hem de bütün takımın daha konforlu bir oyun oynadığını 1 yıldır ısrarla söylüyoruz. Montella’nın oyuncu değişikliklerinde orta sahayı diri tutma gayreti hissedildi ve yerindeydi. Ancak beni şaşırtan, İtalyan hocanın Arda ve Kenan’ı çıkartırken Kerem ve golcü Cenk Tosun’u almasıydı. Neredeyse bütün ülkenin Barış’a önde yıpranıyor, sağda coşuyor, bu takıma topu tutacak ve gol atacak santrfor lazım dediğini duymuş olacak ki değişikliği yaptı. Ve Cenk Tosun, ne kendine güvenenleri ne de formayı vereni attığı muhteşem golle mahcup etmedi. Gruptan çıkmanın haklı gururunu yaşarken Cenk’in golden sonraki gözyaşları ve bütün ekibin alın teriyle değer kazandı. Tebrikler Bizim Çocuklar, Avusturya karşısında yolun açık olsun Türkiyem… (Sabah)
Cem Dizdar: “Direkten dönerek yola devam!”
Gol atmak için her şeyi denerken İsmail Yüksek neticede önüne düşen topu Hakan Çalhanoğlu’na aktardı ve sadece İtalya’nın değil ‘‘ülkenin de en iyisi’’ golü yaptı.
Devamında Barış Alper Yılmaz aktı rakip aut çizgisine pas atmak yerine şut çekince ikinci golden oldu bizimkiler. Denecek ki, ‘’Mert Günok topu elinden kaçırmasa eksik takımdan gol yemeyecektik’’! Ne var ki ‘’saf yetenek’’ Arda ile Kenan’ın takım lehine katkısını konuşacak az sayıda insan olacaktır. Öte yanda ‘’averaj takıma’’ varsayılan Gürcistan grubun en dişlisi Portekiz karşısında öndeydi. İşte bu çok az ‘’futbol bilgini’’nin tahmin edebileceği bir durumdu! Yani Çekya beklenmedik bir şeyler yapabilse belki de bugün eve dönmüştük. Nihayet Çekya’nın manasızca uzun vurduğu bir topun dönüşü Cenk Tosun’un golüyle hepimizi sevindirirken epey bir ‘’yetkili/ etkili’’yi de kurtardı. Kısaca… ‘’Alan/zaman’’ oyunu olan futbol epeydir sadece ‘’yetenek’’le oynanmıyor, oynanamıyor. Tüm takım oyunlarında olduğu gibi belirleyici olan dayanışma kültürü ve takım kolektifidir. Bu da bizim ülkede henüz olgunlaşmış bir yaklaşmış değil. (Fanatik)